11 Ağustos 2009 Salı

Brain Damage

Nerde olduğumla ilgilenmiyorum, çünkü istediğim yerde istediğim an olabilirim. Burası benim dünyam, şey belki benim dünyam diyemem ama bana itaat ettiği kesin. Efendi benim burada, düşüncelerim, aklım. Yönetmek için düşünmenin yetmesi ne yüce bir erdemdir diye düşünüyorum bazen, tanrı olup olmadığım hakkında düşünüyorum, açıkcası umrumda değil, tanrı olsam ne farkeder ki? Ben böyle arzuları olan biri değilim.

Ah, kahretsin yine oluyor. Galiba uykuya daldım, bu sefil yere geldim rüyamda. Bunun olmasından nefret ediyorum ve hiçbir anlam veremiyorum. Bu rüyadakilerin gerçek olduğunu düşünüyorum bazen, gerçekten beni tanıyorlar. Anlam veremediğim diğer birşey ise hep aynı rüyayı görmem, bunun böyle olmaması gerek aslında, rüyalarımı kontrol edebilmeliyim, bana itaat eden bir yerde kendimi kontrol edememem beni korkutuyor. Ne kadarda ilginç, ben bu rüyada fazlasıyla çok konuşuyorum, konuşmaktan kastım sözle ama, rüyadakilerle. Aklımın sözleriyle arasında herhangi bir bağlantı yok. Sanki ben bu et yığınını bu rüya için bir araç olarak kullanıyorum. Hatta belki de bu et yığınının da bir aklı vardır, bunu bilmiyorum.

Eh, şey evet var. O akıl benim işte ve sende benim davetsiz misafirimsin. Açıkcası şu ana kadar beklememin sebebi nasıl olupta her seferinde buraya gelebildiğini bulabilmekti, ama bulamadım. Son olarak bunu seninle konuşmaya karar verdim. Neden buraya geliyorsun ki, buranın senin için özelliği ne?

Beni şaşırttığını söylemem gerek. Bu saçma rüyada ilk defa kendim haricinde konuşacak birşeye rastladım, aslına bakarsan ben hep kendi kendime konuşurum. Kendi hayatımda bu tür şeyler yok, hiçbirşey yok ama aslında herşey var. Sadece istemem yeterli.

Fazlasıyla ilginçmiş. Demek sana itaat eden bir dünyan var. Belki de bir tanrısındır ha, ama sanmıyorum, bir tanrı kendinin herşeyini kontrol edebilir, eğer tanrı olsan burda olmayı istemediğin halde burda olmazdın.

Sen burda ne yapıyorsun? Yoksa bu rüyadamı yaşıyorsun?

Rüya? Bunun bir rüya olduğunu düşünüyorsun? Eğer öyle düşünüyorsan fazlasıyla şaşıracaksın çünkü burası gerçek dünya.bu et yığınının içinde olmam da onun düşünmesini sağlamam gerektiğinden. Akıl ve insan ayrılmaz parçalardır gerçek dünyada, biri olmadan ötekinin hiç bir anlamı yoktur.

Hahahahah! Bu dediklerine gülmelimiyim bilmiyorum. Bu saçma, ruhsuz yermi gerçek? Bir sürü birbirine benzeyen, duygularıyla hareket edip mantıklarını hiçe sayan aptal varlıkların olduğu bu yer gerçek demek? Beni hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyim, senin daha mantıklı olduğunu düşünmüştüm.

Açıkcası bu dediklerini benim demem gerekiyor. Kendi alemindeki mükemmeliyete öyle alışmışsın ki, duyguların ve hislerin yokolmuş, isteksizleşmiş ve donmuşsun resmen. İşte bu halin yüzünden gerçekleri anlamlandıramıyor, gerçekle rüyayı ayırdedemiyorsun.

Burda kalıp biraz daha konuşmak, gülmek isterdim ama gitmem gerekiyor.” Gerçek” Dünya’ya, benim Dünya’ma gidiyorum.

Heh, sonunda. Ne kadar çekilmez bir rüyaydı, o akıl fazlasıyla saçma konuşuyordu. Neymiş, asıl bu bir rüyaymış. Kendimi kandırıyormuşum, asıl bunlar saçmalık. Kudretimin bedeli bu rüya saçmalığı belki de, evet evet. En mantıklı açıklaması bu. Kudretimin bedeli olarak kendi elimde olmadan bu rüya alemine gidiyorum, et yığınlarının olduğu aleme. Duyguların ve hislerin önemsendiği, mantık yerine sevginin olduğu o saçma yere. Yani kısmen, son seferki olay beni şaşırttı. Beni anlayabilen, benimle konuşabilen bir varlık görmek orada, ilginçti. Belki de oda benim gibiydi, o rüyaya kısılı kalmıştı ve delirmişti. Geri dönemediğinden gerçekle rüyayı karıştırır olmuştu. Evet evet, bu çok mantıklı. Eğer onu bir daha görür...... ah, galiba yine oluyor....

Tekrar bu rüya alemindeyim, en son ne diyordum, hah evet, eğer onu bir daha görürsem ona ne olmuş olabilceğini anlatıcağım. Belki de bu ona birşey ifade eder ve kendi boyutuna dönmesine yardımcı olur.

Beni arıyorsun galiba? İşte buradayım.

Ama sen, nasıl beni duydun ki? Buna imkan yok!

İmkan yok mu dedin? Şey galiba buraya geldiğimi hala farkedemedin. Rüya görüyorsun değilmi sen? Uyku mahmurusun galiba o yüzden anlayamadın. Ben burdayım ve seninle konuşmak istiyorum. Sana yardımcı olacağını umarak.

Sen nasıl bana yardım edebileceğini düşünüyorsun ki? Ayrıca, bir rüyada ne gibi bir yardıma ihtiyacım olabilir ki, heh gerçek hayatta da yardıma ihtiyacım yok ya, oda ayrı bir konu. Asıl ben sana yardım etmek istiyorum. Senin gibi başka hiçbirşeye rastlamadım burada. Bence sende benim gibisin, sadece büyük bir karmaşa içindesin. Burayı gerçek ve kendi dünyanı rüya sanıyorsun bu yüzden.

Sanıyormuyum? Senin şu ana kadar herşeyi anlamış olmanı beklerdim açıkcası, beni hayal kırıklığına uğrattın. Benim hiçbirşeyi karıştırdığım yok. Ama sen, senin istek ve arzuların seni esir almış, öyleki rüyaları gerçek dünyaya çevirmişsin, kendini de efendi yapmışsın. Söylesene bana, eğer bu bir rüyaysa, neden her istediğimi yapamıyoruz? Rüyalar gerçek değildir, yapabiliyor olmamız gerek.

Aslında rüy...

Dur dur söyleme, çünkü söyleyebileceğin mantıklı birşeyin yok. Köşeye sıkışmaya başladın ve olup biteni anlamlandırmaya. Herhangi bir gerçeklikte isteklerini gerçekleştirmenin dediğin gibi olmadığı anla. Dediklerin rüyalar içindir işte. Korkma, artık öğrendiğini biliyorum. Sadece alışmaya çalış.

Galiba haklısın, kendime itiraf edemediğim derinlere sakladığım bir sırdı ama ben buna öylesine kaptırmıştım ki, şimdi onun yerinde kara bir boşluk var, kendi kendimi içine çekiyor. Yapacak birşeyin kaldığını sanmıyorum, rüyalarımın ve gerçekliğin arasındayım galiba şu anda... Beni duyup, duyamadığını bile bilmiyorum veya nerde olduğumu. Her ne kadar sonum olsada, bana gerçeği hatırlattığın için sağol.........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder